“Il Sogno nel Cuore” mikrofonlarına özel bir röportaj veren Astra Sport Agency’nin Türk menajeri Can İbrahim Narin konuştu.
Can İbrahim Narin: “Osimhen Galatasaray taraftarlarına bağlı. Çalhanoğlu ile görüşmeler aşamasında…”
— Hoş geldin İbrahim. Bize son yıllarda Türkiye’de futbol hareketinin bu hızlı yükselişinin nereden kaynaklandığını anlatır mısın?
“Türk futbolunun hızlı büyümesi üç faktörün birleşiminden kaynaklanıyor: saf tutku, stratejik reformlar ve küresel görünürlük. Taraftarlarımız görmezden gelinmesi imkânsız bir atmosfer yaratıyor: duygusal olarak biz her zaman bir devdik. Ama artık kulüp yönetimi de evrim geçirdi. Yatırımlar daha akıllıca, altyapılar üretken, yayın anlaşmaları Türk futbolunu tüm dünyada milyonlarca eve taşıyor. Bu sadece bir büyüme değil, bir dönüşüm. Ve bu sadece başlangıç…”
— Sence Süper Lig, büyük Avrupa ligleriyle rekabet edebilir mi?
“Gelir açısından konuşuyorsak, henüz değil. Ama coşku, yoğunluk ve öngörülemezlik açısından konuşuyorsak, kesinlikle evet. Süper Lig eşsizdir çünkü en üst düzey yetenekleri duygusal olarak sarsıcı bir futbol kültürüyle birleştirir. Statlarımız dolu, derbilerimiz tarihi ve futbolumuz birçok ‘beş büyük’ten daha açık ve daha agresif. Doğru finansal model ve doğru gençlik gelişim yolu ile çok yakında yalnızca en prestijli ligleri kovalamakla kalmayacağız, onlarla eşit düzeyde iş birliği yapacağız.”
— Arda Güler ve Kenan Yıldız, Türk Milli Takımı’nın geleceğini mi temsil ediyor?
“Evet, hem de sadece teoride değil: bunu en önemli arenalarda şimdiden gösteriyorlar. Arda, oyun görüşü, tekniği ve sakinliğinin 2005 doğumlu bir bedende nasıl birleşebileceğini dünyaya gösteriyor. Kenan ise modern ve dikine bir hücum tehdidi getiriyor, genç bir Müller’e çok benziyor. Onları ayıran şey sadece yetenek değil, aynı zamanda zihniyet. Mirasın ağırlığından çekinmiyorlar; kendi tarihlerini yazıyorlar. Bu ikisi önümüzdeki on yılın milli takımının temel direkleri.”
— Montella yönetiminde Milli Takım’ın kalite sıçraması yapması için ne eksik?
“Montella berraklık ve enerji getirdi, ancak iki son parça eksik. Baskı altında takımı yönlendirecek dominant bir stoper ve oyunu kontrol edecek, sakin, tempolu, gerektiğinde ritmi dondurabilecek bir altı numara. Hücumda patlayıcıyız ama bazen kritik maçlarda o veteran sakinliğine ihtiyaç duyuyoruz. O bulunduğunda bu takım çeyrek finallerin ötesine geçebilir ve gerçek kupaların kapısını çalmaya başlayabilir.”
— Osimhen’in geleceği belirsiz. Galatasaray onu bir yıl daha tutabilecek mi?
“Osimhen, sevgi ve yoğunluğun olduğu yerde gelişir ve Galatasaray ona ikisini de veriyor. Taraftarlar sadece alkışlamıyor; ona inanıyorlar. Bu çok nadir. Onu tutabilmek akıllıca bir finansal yapıya bağlı: performansa dayalı bonuslar, paylaşılan pazarlama hakları, belki Şampiyonlar Ligi teşvikleri. Duygusal olarak mı? O zaten bir aslan. Bence Osimhen de bunu biliyor.”
— Dries Mertens ayakkabılarını asıyor. Türkiye’deki kariyerinin son yıllarında nasıl bir oyuncuydu?
“Dries, hareket eden bir zarafetti. Sadece futbol oynamayan, futboldan söz eden nadir bir oyuncuydu. Türkiye’de sadece bir golcü ya da oyun kurucu değildi. Nesiller arasında bir köprüydü, genç forvetler için bir akıl hocası ve büyük maçlarda bir kalp atışıydı. Liderliği sessizdi, futbolu patlayıcıydı. O gülümsediğinde taraftarlar da gülümsüyordu. Onun emekliliği bir dönemin sonu, ama bıraktığı iz sonsuza dek kalacak.”
— Leroy Sané Galatasaray’da ne kadar belirleyici olacak? Kulüp başka yıldız oyuncular alacak mı?
“Sané, Galatasaray’ın hücum etme şeklini değiştirecek. Onun gelişi demek savunmaların alanı sıkıştıramayacağı demek: onun hızına saygı göstermek zorunda kalacaklar. Bu da Torreira ve Ziyech gibi orta sahalara yeni yollar açacak. Ayrıca, Galatasaray’ın transfer faaliyetleri daha büyük bir şeyi işaret ediyor: sadece bir takım kurmuyorlar, bir proje inşa ediyorlar. Ve evet, başka üst düzey isimler de gelecek.”
— Hakan Çalhanoğlu ile Galatasaray arasındaki görüşmeler hangi aşamada?
“Evet, üstelik: bu sadece bir iş değil, kişisel bir mesele. Hakan duygusal olarak Galatasaray’a bağlı. Kulüp onun liderliğine ve vizyonuna saygı duyuyor. Yapılması gereken tek şey Inter’in talepleriyle Galatasaray’ın teklifini uyumlu hale getirmek. Ama işler ilerliyor. Bunu oyuncu istiyor, taraftar istiyor ve kulüp istiyor. Futbolda mucizeler genelde böyle gerçekleşir…”
— Fenerbahçe’de Mourinho’nun ilk yılı hakkında ne düşünüyorsun?
“Taktiksel olarak? Sağlam. Psikolojik olarak? Devrim niteliğinde. Mourinho sadece teknik direktörlük için gelmedi, Fenerbahçe’nin zihniyetini değiştirmek için geldi. Onun varlığı bile beklentileri yükseltti, profesyonellik talep etti ve alışkanlıkları yeniden yapılandırdı. Tartışmalı kararlar nedeniyle eleştiriler aldı ama Mourinho böyledir: oyuncularını korumak için baskıyı üzerine çeker. Gelecek sezon onun gerçek sınavı olacak. Ama şimdiden kulüpte ‘kazanma kültürünün’ anlamını yeniden tanımladı.”
— Džeko gidiyor, Durán geliyor. Fenerbahçe’nin diğer transfer hamleleri neler olabilir?
“Džeko zekâ ve zamanlamaydı; Durán açlık ve hırstır. Bu, deneyimden enerjiye bir geçiş. Fenerbahçe şimdi fizikli bekler ve savunma ile hücumu bağlayacak, oyunu akıllıca oynayacak bir orta sahaya odaklanacak. Mourinho sadece lig yarışı için değil, Avrupa’daki mücadeleler için hazırlanıyor. Güney Amerika’dan ya da Portekiz’den sürpriz isimlere dikkat edin…”
— Beşiktaş’ta da benzer bir durum. Immobile gidiyor, Abraham geliyor. Bu takım için bir gelişim mi?
“Bu bir evrim, basit bir değişim değil. Immobile elinden geleni yaptı ama sakatlıklarla zorlandı ve Süper Lig’in temposuna uyum sağlamakta zorlandı. Abraham gençlik, hava hâkimiyeti ve daha dinamik bir hücum profili getiriyor. Doğru servisle, en iyi golcülerden biri olabilir. Beşiktaş için bu, güç ve potansiyele bir yatırım. Ve doğru bir seçim.”
— Son olarak, Türk kulüpleri ya da oyuncular ile Serie A kulüpleri arasında transfer görüşmeleri var mı?
“Evet, birçok. Trafik artık çift yönlü. Galatasaray, Hakan için görüşüyor ve aynı zamanda Zaniolo’nun geleceğini değerlendiriyor. Fiorentina ve Bologna, Türk kulüpleriyle güvenilir iletişim hatları kurdu. Ayrıca, birkaç Serie A gözlemcisi Süper Lig maçlarını haftalık olarak takip ediyor. İtalo-Türk futbol hattı ısınıyor ve bu her iki pazar için de iyi. Artık geç kalmış oyuncular ihraç etmiyoruz, her iki yönde de üst düzey yetenekler değiş tokuş ediliyor.”